Volkswagen’in geçtiğimiz hafta aldığı fabrika kapatma kararı, tüm otomotiv dünyasında adeta bir “deprem” etkisi yarattı. Almanya’nın en büyük otomotiv devlerinden biri olan Volkswagen, 87 yıllık tarihinde ilk kez, Almanya’daki bazı fabrikalarını kapatma planını açıkladı. Bu radikal adım, sektördeki artan maliyetler, enerji fiyatları ve Çinli rakiplerin güçlenmesiyle tetiklendi.
Elektrikli araçlara geçiş, özellikle Avrupa’da Volkswagen gibi köklü firmalar için zorlayıcı bir süreç olmaya devam ediyor. Hem ham madde tedarikindeki sıkıntılar hem de batarya teknolojisine yapılan devasa yatırımlar, firmanın mali yapısını zorluyor. Tasarruf amacıyla, Volkswagen’in CEO’su Oliver Blume, personel giderlerini 2026’ya kadar 5’te bir oranında azaltmayı hedefliyordu, ancak bu planda istenen başarı sağlanamadı. Şimdi ise fabrika kapatma fikri daha ciddi bir seçenek haline geldi.
Bu karara karşı çıkan işçi sendikaları ve çalışanlar, yönetimle görüşmelere başladı. “Biz Volkswagen’iz, siz değilsiniz” pankartlarıyla yapılan protestolar, şirketin çalışanlarıyla arasındaki gerilimi gözler önüne serdi. Özellikle Aşağı Saksonya eyaleti, Volkswagen’in fabrikalarının kapanmasını istemiyor ve bu konuda ciddi bir direnç gösteriyor.
Volkswagen’in aldığı bu karar, otomotiv sektörünün geleceği açısından oldukça kritik. Almanya’da bu kadar büyük bir firmanın böyle radikal kararlar alması, sadece şirket çalışanlarını değil, ülkenin ekonomik yapısını da etkileyebilir. Ancak elektrikli araçlara geçiş süreci ve artan maliyetler, firmaların bu tarz önlemler almasını kaçınılmaz kılıyor. Umarım Volkswagen, çalışanları ve sektördeki diğer paydaşlarıyla uzlaşıya vararak bu süreci en az zararla atlatır.